Günümüzden 65 milyon yıl öncesi bir jeolojik devrin adı olan Tersiyer döneminden kalmayım. Ben Kehribar’ım. O dönemin çam ağaçlarının reçine fosilleriyim. Zarif, mis kokulu ve statü simgesiyim. Sarımsıdan kızıla uzanan tüm renklerde; zenginliğin, gençleşmenin, iyileşmenin tüm katmanlarında ben varım.
Ben ihtişamlı Kehribar’ım, hep buradaydım, hep anlatıyordum… Duymak isteyen gönüllere, tatmak isteyen ruhlara…
Doğada birçok maddede “Süksinik Asit” bulunsa da, gıdalarınıza tat katan benim. Asitleri düzenleyen benim. İltihaplarınızı çözen ilaçların içinde hep ben varım.
Bir küçük parçamı içtiğiniz suya atmayı hiç denediniz mi? O suyun tadını nasıl güzelleştirdiğimi deneyimlediniz mi? Çünkü ben Kehribar’ım. İçimde ne varsa dünyanın parçasıdır. Tatlıdır. Zarasızdır. Işıl ışıldır.
Antioksidan, antibakteriyel ve antimikrobiyal özelliklere sahibim. Boğazınızı, midenizi, tüm derinizi yenilemeyi kolaylıkla gerçekleştiririm. Sahtelerim çoktur. Çünkü her ağacın reçinesi vardır ve zamanla toprağa karışır. Onları milyonlarca yıl geçmeden toplayıp Kehribar diye satabilirler elbet. İtirazım yok. Onlar da kardeşlerim. Tek farkımız “zaman” olsa da onlara #Kopal denir bilmenizi isterim.
Ben Kehribar’ım. Amber’im. Kendi tozumdan tekrar üretilebilen nadir bir yapıyım. Her renge kolaylıkla boyanabilirim. En çok Baltık Kıyılarında bulunurum.
Ben Kehribarım. Çam ağaçlarının milyonlarca yıldır toprakla yaşadığı aşkın sonucuyum. Bir baktım ağaç özüydüm. Reçineydim. Topraktaydım… Sonra amorf bir yapıda taşlaştım.
Ben bilirim; köklerinizi, yediklerinizi, içtiklerinizi… Midenizde asit sorunları mı yaşıyorsunuz? Cilt, tırnak, saçlarınızda güzellik mi arıyorsunuz? Bunlar öyle basit ki… Ben Kehribar’ım; oturun dizimin dibine ki size asıl mucizelerimi masal gibi anlatayım… Size gençlik iksirlerinden, yaşlanmayı durdurmaktan, neredeyse her hastalığınızın sebebi olan enfeksiyonları engellemekten bahsedeyim.