Ben Kalsedon’um. Kuvars’tır, Agat’tır ailem. Taş Halkı’ndanım.
Türkiye’den yayıldım antik çağlarda dünyaya… Kadıköy limanlarından öyle çok taşındım ki ismim oralardan kaldı.
Ben Kalsedon’um. Türkiye’nin kalbinden; mavi, mor, beyaz renklerden; derin derin acılardan gelirim.
Ben Kalsedon’um. Uykularınıza iyi gelirim. Derin acıları iyileştirmeyi, sizi sakinleştirmeyi, ruha huzur vermeyi iyi bilirim. Kalbinize iyi gelen, sizi en iyi tanıyan, ailenizden biri gibiyim.
Pek kimse bilmez ama ben yaratıcıyla, içinizle, koku duygunuzla bağ kurmanızı sağlarım.
Sıcacık, fırından taze çıkmış bir ekmek gibi….
Yağmurdan sonra suya doymuş toprağın kokusu gibi…
Benimleyken sadece iyi hissedersiniz. Hüzünlenirsiniz evet bazen. Duygularınızla bağ kurmanızdır amacım. Bağlar… Duygular… Hislerinize güvenmeniz…
Konuşurken hissetmeniz…
Taş Halkı kimdir? Siz kimsiniz? Neden hepimiz burada ve birlikteyiz?
Hâlâ neden bizi görmüyor, duymuyor ve dinlemiyorsunuz?
Koşmasanıza…
Bir küçük Kalsedon… Alsanıza elinize ve duysanıza…
Ben Kalsedon’um. Taş Halkı’yım. Taş Halkı’ndanım.
Ruhunuza iyi gelmek için. Hislerinize artık güvenmeniz için. Fark etmeniz için.
Biricik fark ediş; yepyeni bir ışıktır; bilmeniz, yanmanız, anlamanız için….