Taş ilkdoğandır. Toprağı oluşturur. Dünyanın kaydını bilir. Seni, beni bilir, atalarımızı, insanlığı bilir. Böylesi büyük bir enerji formunu neden topraklarız peki? Neden benim topraklamama ihtiyaç duyar taşlar? Oysa durup durduğu milyonlarca yıldır kendi enerjisini korumayı ve iletmeyi biliyordu… Ne tuhaf sorular değil mi?
Haydi azıcık daha zorlaştıralım soruları o halde. Topraklamak ne demek? Ne yapıyoruz topraklarken taşları sizce ve neden böyle bir sürü topraklama metodu var? O metotlardan hangisini, nasıl seçeceğim bir de? Haydi birlikte düşünelim bakalım…
Onlar milyon yıllık enerji formları. Hepimize güzel enerjileriyle yol gösteriyorlar. Bizimle uyumlanıyorlar. Milyon yıldır enerji üretiyorlar da, bize gelince mi kirleniyorlar? Ya da direkt ilahi kanala bağlı bu saf ışık kaynakları gerçekten kirlenebilirler mi?
Sorularımla kafanızı yeterince karıştırabildiysem cevaplara geçeceğim.
Taşlarımızı, bize gelene kadar onlara dokunanların enerjilerinden arındırmak için temizliyoruz. Temizleme lafı bile burada çok yanlış aslında. Şarj ediyoruz diyelim, aileleriyle görüştürüyoruz veya… Böylesi büyük enerji formu olan taşlar, aileleriyle bağ kurma ihtiyacı hissederler. Doğadayken sorun yok fakat kimbilir kimlerin elinde oradan oraya giderken insanların enerjileriyle bağ kurarlar. Yorulurlar. Şarj olmak isterler. Ailelerinin kayıtlarıyla, bilgileriyle daima bağda olsalar da, bir aracıyla o bağı güçlendirmek isterler. İşte taşları tam olarak bu sebeple topraklıyoruz.
Dağlarda, derelerde, ağaç diplerindeki sıcak yuvalarındayken onlar zaten aileleriyle birlikteler. Dünyanın bütünlüklü birlik algısına derinden hizmet halindeler. Temizleme dediğimiz şey de onların bütünlük algısına, kendi ailelerine bağlanmaları için yapılan bir şey.
Toprağa koyuyoruz yani. Tuz, ateş, su, tütsü, tuzlu su…
En çok, daima toprak!
Sana, bana, ona dokununca; bunca insanın duygu, düşünce ve enerjisine maruz kalınca onlar da yoruluyorlar.
O yüzden, bakın bu kısmı rica ederim dikkatli okuyun; topraklanmasına gerek yok denen taşlar dahil; Selenit, Ametist dahil, tüm taşlarınızı sık sık topraklayın lütfen.
Selenit ile Ametist’in günahı ne? Onlar taş değil mi? Kim uyduruyor böyle bazı taşların topraklanmayacağını ben inanın bilmiyorum. Siz beni dinleyin. Sevgiyle kalın ve tüm taşlarınızı aileleriyle buluşturun olur mu?
Peki taşları topraklama yöntemleri nelerdir?
1. Tütsü yaktığınızda üstünden geçirmek,
2. Akan suyun altında tutmak,
3. Deniz suyuna sokup çıkarmak,
4. Dolunayda dışarıya koymak,
5. Mum ateşinden geçirmek,
6. Güneş enerjisiyle şarj etmek,
7. Üçgen düzeneklerde tutmak,
8. Diğer taşlarla topraklamak,
9. Tuz kristalleriyle topraklamak,
10. Kendi bioenerjinizle topraklamak.
Bunların hepsi kabul edilebilir topraklama metotları olsa da, esas yöntem daima TOPRAĞA GÖMMEK’tir. Çünkü yukarıda saydığım yöntemlerde taşınızla bağ kurmanız gerekir. Ailesiyle onu bağlamak bilincinde olmanız, onu sevdikleriyle kavuşturup dinlenmeye bırakmak gibi bir hisle taşınızı topraklamanızı gerektirir.
Ayrıca hangi taş suda erir, hangisi güneşte renk kaybeder, hangisi tuzdan hoşlanmaz ve hangi taş şarj edicidir bilmeniz gerekir. Tütsü altında nasıl ve ne kadar tutacaksınız, düzenekte kaç tane birden olabilirler, koyarken ne demeniz lazım gibi bir sürü bilgi var. Toprağa koyduğunuzda bunları bilmeniz gerekmez. Ne yaptığınızı bilseniz de bilmeseniz de taşınızı toprağa koyup 2 gün orada tutunca; onu deşarj etmiş, ailesiyle kavuşturmuş, dinlenmesine vesile olmuş olursunuz zaten.
Orgonitlere ve taş şişelerine gıcık olmaktaki temel hissim budur.